Larinks Kanserleri
Anasayfa / Larinks Hastalıkları / Larinks Kanserleri
Larinks kanserlerinin diğer kanserler arasındaki sıklığı nedir?
Larinks kanserleri tüm kanserlerin %5-7’sini, başboyunda görülen kanserlerin %25’ini oluşturur.
Larinks kanserlerinde risk faktörleri nelerdir?
1. Sigara,
2. Alkol,
3. Erkek cinsiyet (erkeklerde kadınlardan 7-8 kat fazla görülmekle beraber son yıllarda kadınlarda sıklığı artan sigara kullanımının da etkisiyle giderek artmaktadır),
4. İleri yaş,
5. Genetik (ailede kanser öyküsü ve larinks kanseri öyküsü olanlarda daha sık),
6. Virüsler (Human papilloma virüs gibi),
7. Beslenme tarzı (sebzeden yoksun yüksek proteinli beslenme),
8. Radyasyona maruz kalma,
9. Mesleksel riskler (metal, plastik işçileri, asbeste maruziyet).
Larinks kanserleri lokalizasyonlarına göre nasıl sınıflandırılır?
Larinks kanserleri larinksin lenfatik drenajı da göz önüna alınarak üç lokalizasyonda sınıflanır:
1. Glottik kanserler: Glottis denen alan kord vokallerin olduğu kesittir. Bu alanın en önemli özelliği lenfatik drenajın en az olduğu larinks sahası olmasıdır. Bu yüzden glottik bölgede yani kord vokallerde sınırlı kanserler genellikle boyuna pek metastaz yapmadıklarından prognozları diğer lokalizasyonlara göre daha iyidir. Larinks kanserlerinin yaklaşık 2/3’ü bu lokalizasyonda görülür.
2. Supraglottik kanserler: Kord vokallerin üzerinde kalan epiglot, ariepiglottik fold, band ventriküller ve aritenoidleri barındıran alandır. Bu lokalizasyonda larinksin lenfatik drenajı iyi olduğundan erken dönemde boyuna metastaz yapabilir. Bu bölgede sınırlı kanserler, kordları koruma imkanı sağladığından parsiyel larinjektomilerden fayda görebilir ve hastaların konuşmaları bozulmaz. Larinks kanserlerinin yaklaşık 1/3’ü bu lokalizasyonda görülür.
3. Subglottik kanserler: Kord vokallerin altında kalan laringeal alandır. Alt sınırını krikoid kartilajın üst kenarı oluşturur. Bu alanda da supraglottik alan gibi lenfatik drenaj fazladır. Boyuna metastaz sık görülür. Bu bölgeye sınırlı da olsa cerrahi prosedürlere göre rezeksiyon sırasında genellikle larinksin total olarak çıkarılması gerektiğinden diğer bölgelere göre daha şanssız bir lokalizasyondur. Bu lokalizasyon larinks kanserlerinin en az görüldüğü lokalizasyondur, tüm larinks kanserlerinin yaklaşık %2 kadarı bu lokalizasyonda görülür.
Larinks kanserleri en sık hangi semptomlarla hekime başvurur?
Larinks kanserleri en sık ses kısıklığı yakınmasıyla hekime başvurur. Ses kısıklığı özellikle kord vokalleri tutan veya kord vokallerin hareketini engelleyen tümörlerde meydana gelir. Ses kısıklığının bir haftadan daha uzun süredir olması, progresyon göstermesi tipiktir.
Her üç lokalizasyonda da büyüyen tümörler inspratuar dispneye neden olur. Dispne tümörün tanısının geciktiğini bildiren önemli semptomlardan biridir.
Supraglottik bölgedeki tümörler ses kısıklığından daha çok boğazda takılma hissi ve yutmada güçlük yakınmasıyla hekime başvurur. Kitle büyüdükçe bu yakınmalar belirginleşir.
Özellikle glottik ve subglottik alandaki tümörlerde irritasyon öksürükleri görülebilir. Bunlar genellikle vagal irritasyona bağlıdır. Vagal sinirin etkilenmesi, kulakta bir problem olmadığı halde hastaların kulak ağrısıyla hekime başvurmalarına neden olabilir. Bu tip ağrılar “yansıyan ağrı” olarak adlandırılır. Kulak bakısı ve temporomandibuler eklem bakısı olağan olan olgularda yansıyan ağrıya neden olabilecek komşu lokalizasyon tümörleri her zaman akla getirilmelidir.
Tümör büyürken oluşan nekrozlar veya kan damarlarının açılması hemoptizi veya kanamalara neden olabilir. Tümör nekrozu ve ağız florasının bozulması özellikle geç olgularda ağız kokusu oluşmasına neden olur. Hastalarda tümör ilerledikçe kilo kayıpları ve iştah azalması izlenir.
Boyunda kitle, boyun metastazı olana kadar tanı konulmamış hastaların doktora başvuru nedenidir.
Larinks kanserlerinde kesin tanı nasıl konur?
Öyküde şüphe sonrası yapılan larinks bakısında kitlenin görülmesi tanıda ilk basamaktır. Bundan sonraki aşamada hasta genel anestezi altında uyutularak larinks ağızdan sokulan bir apareyle askıya alınıp mikroskop altında bakı yapılır. Bu işleme “süspansiyon laringoskopisi” adı verilir. Bu işlemin asıl amacı tümörün sınırlarının belirlenmesi, cerrahi bir yaklaşım uygulanma olasılığında hangi cerrahi tekniğin seçilmesi konusunda bilgilenme için yapılır. Bu işlemin sonunda larinksin şüpheli yerlerinden alınan biyopsiler histopatolojik incelemeye gönderilir.
Larinks kanserlerinde en sık hangi histolojik tip görülür?
En sık (%95) skuamöz hücreli kanser (epidermoid veya yassı hücreli kanser) görülür.
Larinks kanserleri hangi yollarla yayılır?
Larinks kanserleri direkt olarak çevre dokulara, lenfojen olarak boyuna ve üst mediastene, hematojen
olarak başta akciğer, beyin, kemikler ve karaciğer olmak üzere uzak organlara yayılabilir.
Larinks kanserleri nasıl tedavi edilir?
Larinks kanserlerinde tedavinin temelini cerrahi oluşturur. Hasta isteği de göz önüne alınarak bazı larinks tümörlerinde cerrahiye alternatif olarak radyoterapi uygulanabilir. Radyoterapi sıklıkla geniş laringeal tümörlerin cerrahi çıkarılmasından sonra ek tedavi olarak kullanılmaktadır. İnoperable tümörlerde ve uzak metastazı olan olgularda tedaviye kemoterapi eklenir.
Larinks kanserlerinde en sık uygulanan cerrahi teknikler nelerdir?
Larinks kanserlerinde üç temel yaklaşım vardır:
1. Parsiyel larinjektomiler: Larinksin kısmi çıkarıldığı ve açılmışsa trakeotominin operasyondan bir süre sonra kapatıldığı operasyon tipleridir. Tümörün yaygınlığına ve lokalizasyonlarına göre tanımlanmış çok sayıda parsiyel larinjektomi tekniği bulunmaktadır. Kord vokalin çıkarılması kordektomi, kordla beraber anterior komissüre uyan anterior kısmın çıkarılması frontolateral larinjektomi, supraglottik bölgenin çıkarılması supraglottik larinjektomi, sadece epiglotun çıkarılması epiglottektomi, larinksin bir yarısının çıkarılması vertikal larinjektomi, her iki kordun anteriorda kalan büyük kısmının çıkarılması Tucker operasyonu, epiglotla krikoid kartilaj arasında kalan larinks kısmının çıkarılıp epiglotun krikoide fikse edildiği operasyona krikohiyoidoepiglottopeksi, epiglotta dahil olmak üzere hiyoid ile krikoid kıkırdak arasında kalan larinksin çıkarılıp hiyoidin krikoide fikse edilmesine krikohiyoidopeksi (krikohiyoidoepiglottopeksi ve krikohiyoidopeksi operasyonlarına suprakrikoid larinjektomiler de denir), larinksin bir yanı ile diğer taraftaki supraglottik kısmın çıkarılmasına 3/4 larinjektomi isimleri verilir. Parsiyel larinjektomi tekniklerinde önemli amaçlardan biri total larinjektomide kaybedilen konuşma fonksiyonunu, koku alma duyusunu, burundan nefes alabilme yetisini korumaktır.
2. Total larinjektomi: Larinksin total olarak çıkarıldığı ve trakeadan ayrıldığı noktada trakeanın cilde dikilerek hastanın solunuma bundan sonraki hayatında buradaki stomiden devam ettiği operasyonlardır. Hastalar bu operasyondan sonra konuşma yeteneğini kaybederler. Hastaların konuşması için sık kullanılan yöntemlerden biri özefagus konuşmasıdır. Bu yöntemde hastaya hava yutarak bunu geğirir gibi çıkarması ve bu sırada çıkan sese dudak, dil ve dişlerle artikülasyon verilmesi öğretilir. Bunu başaramayan hastalarda eksternal kullanılan veya trakeaözefajiyal fistül oluşturarak yerleştirilen ses protezleri yerleştirilerek hastaların konuşmaları sağlanabilir.
3. Genişletilmiş larinjektomi: Total larinjektomiye ek olarak çevredeki organ ve dokuları örneğin larinksin önündeki kas ve cildin çıkan piyese dahil edildiği daha radikal operasyonlardır.
Boyun diseksiyonları larinks operasyonlarına sıklıkla eklenen operasyonlardır. Bu operasyonlarla ilgili bilgi ayrı bir bölümde verilecektir.