Presbiakuzi nedir?
Presbiakuzi, yaşla ilişkili nörosensöryel işitme kaybıdır. Presbiakuzi genellikle 40-45 yaşından sonra işitme sisteminde meydana gelen dejenerasyon sonucu meydana gelir.
 
Presbiakuzinin yaşa göre sıklığı nasıldır?
Genellikle 40-45 yaşlarında başlayan hastalık, yaş ilerledikçe daha sık görülür. 65-70 yaşlarında toplumda görülme sıklığının %70-80’lere ulaştığı bildirilmektedir.
 
Presbiakuzi neden herkeste aynı yaşlarda ortaya çıkmaz?
Presbiakuzide meydana gelen işitme dejenerasyonu kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Dejenerasyonun ortaya çıkmasında genetik kodlamalar önemlidir. Bazı ailelerde dejenerasyon ve buna sekonder işitme kaybı daha erken ortaya çıkarken, bazı ailelerde ileri yaşlarda bile görülmeyebilir. Bunun dışında çevresel faktörler ve yaşam tarzı da çok önemlidir. Uzun süre gürültüye maruz kalmak, sigara içmek, hipertansiyon, diyabet gibi vaskülopati ve nöropati yapan hastalıklara, otoimmun hastalıklara sahip olmak, asetil salisilik asit gibi ototoksisitesi olan ilaçlar kullanmak hastalığın erken çıkmasına veya hızlanmasına neden olabilir.
 
Presbiakuzi hastaları hekime hangi yakınmalarla gelir?
Presbiakuzi hastaları hekime en çok işitme kaybı ve tinnitus yakınmalarıyla başvurur. Hastalarda işitme kaybı tipik olarak tiz seslerdedir. Bu yüzden hastalar, telefon ve kapı zilini, kol saatinin tıkırtısını duyamadıklarından veya tiz frekanslara daha yakın sesler olan kadın ve çocuk konuşmalarını anlayamadıklarından yakınırlar. İleri derece hastalarda işitme giderek bozulduğundan hastaların anlamaları azalır ve dudak okuma ihtiyacı baş gösterebilir. İşitme sisteminde meydana gelen dejenerasyon, işitme kaybının yanı sıra tinnitusa da neden olur. Presbiakuzi hastaları, çınlama, uğultu, vızıltı, zırıltı, tıkırtı gibi çok farklı karakterlerde tinnitus tanımlayabilir. Bu yakınma yaş ilerledikçe artar ve geceleri daha belirgin hale gelir. Hastalar gürültülü ortamlarda ve gündüz azaldığını ifade ederler. Bu iki ana yakınmaya nadiren dengesizlik eşlik edebilir.
 
Presbiakuzi hastalarında kulak zarı bakısı nasıldır?
Hastalarda kulak zarı bakısı tamamen normaldir. Ancak hastalarda daha önce kazanılmış bir kulak hastalığı varsa bu hastalığın bulguları hastalığa eşlik edebilir.
 
Presbiakuziden şüphelenilen hastalarda tanı için ne yapmak gerekir?
Presbiakuzi şüphesinde hastaya mutlaka tonal odyometri ile işitme testi yapmak gerekir. Odyometride tipik bulgu, nörosensöryel tipte işitme kaybıdır. Bu işitme kaybının iki önemli özelliği vardır. Birincisi, işitme kaybı simetrik olmalıdır. Çünkü presbiakuzi aynı anda iki kulağı eşit etkileyen bir hastalıktır. İkincisi hastalığın başlangıcında işitme kaybı tiz frekanslarda görülür, hastalık ilerledikçe tüm frekanslara yayılır.
 
Presbiakuzi ayırıcı tanısında hangi hastalıklar özellikle düşünülmelidir?
İşitme kaybı yapan her türlü hastalık ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu hastalığın tiz seslerde başlaması, yavaş ilerlemesi ve simetrik olmasıdır. Ani başlayan işitme kayıpları, asimetrik işitme kayıpları, tiz seslerde değil pes seslerde kayıp tanımlanması mutlaka başka hastalıkları akla getirmeli, anamnez ve bakı detaylandırılmalıdır.
 
Birinci basamakta presbiakuzi ayırıcı tanısında yardımcı bakı yöntemleri nelerdir?
Odyometri birinci basamakta kullanma olanağı olmayan bir teknik olduğundan en önemli yardımcı tanı yöntemi Weber ve Rinne gibi diyapazon testleridir. Bu testlerde asimetrik olmayan işitme kaybı, iletim tipi işitme kaybını düşündürmeyen sonuçlar, anamnez ve bakı verileriyle birleştirilerek hekimi tanıya götürebilir. Kesin tanı için odyometri testi gerekir.
 
Presbiakuzi tedavisinde önemli noktalar nelerdir?
Presbiakuzi tedavisi mümkün olan bir hastalık değildir. Aksine ilerleyici ve dejeneratif özellikler gösterir. Bu yüzden hekim öncelikle hastalarda dejeneratif gidişi hızlandırabilecek risk faktörleri açısından hastayı uyarmalıdır. Hastanın, sigara ve alkol kullanıyorsa bunları terketmesi, ototoksik ilaç kullanımı varsa hayati fonksiyonlar için gerekli değilse bu ilaçların kullanılmaması, gittiği hekimlere hastanın durumunu hatırlatması, sık kullanılan asetil salisilik asit, gentamisin gibi ilaçların kullanılmasından sakınılması, gürültüye maruziyet öyküsü varsa iş değişikliği veya kulağı koruyan kulaklıkların kullanımı, gürültülü yerlerden uzak kalınması, diyabet, hiperlipidemi ve hipertansiyon varsa bunların regülasyonda tutulması önerilerin başında gelmelidir.
 
Presbiakuzili hasta tedavisinde en önemli problem işitme kaybıdır. İşitme kaybının rehabilitasyonu için işitme cihazları kullanılabilir. Ancak hastanın günlük aktivitelerini aksatmayan, iş hayatını etkilemeyen kayıplar, cihazlarla rehabilite edilmemelidir. Yaşam kalitesini etkileyen yakınmaların oluştuğu durumlarda işitme cihazlarının devreye sokulması uygundur. İşitme kaybı ilerlerse, işitme cihazları tedavide yetersiz kalabilir. Bilateral ileri derece işitme kayıplarında hastalar koklear implantasyon ile rehabilite edilebilirler. Farmakolojik olarak hastalığı azaltıcı veya tedavi edici ilaç henüz yoktur. Moleküler ilaçlar ve bazı etken maddeler üzerinde çalışmalar devam etmektedir.